Faydalı Linkler
Evde Beslenen Köpeğin Evden Uzaklaştırılma Davasında Davanın Reddine Karar Verildi

İSTANBUL
ANADOLU 12. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :2012/542 Esas
KARAR NO : 2013/432
Mahkememize açılan 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 33/2 maddesi uyarınca
‘’Hakim Müdahalesi’’ ile yönetim planına aykırı olarak evde beslenen köpeğin
uzaklaştırılması davasının yapılan açık yargılama sonucunda ;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı Detaykent Sitesi Yöneticiliği vekili Av. AbdurezakKaner mahkememize
sunmuş olduğu dava dilekçesi ile;
-Davalının Detaykent sitesi A blok 21 nolu bağımsız bölümde ikamet ettiğini ,
bağımsız bölümünde beslemekte olduğu evcil hayvanı site dışına çıkarması için
site yönetimi tarafından kendisine uygun yollarla bildirim yapılmış olmasına
rağmen davalının aykırı davranışını devam ettirdiğini,
- Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre kat maliklerinin yönetim planı hükümlerine
uymakla yükümlü olduğunu,
-Yönetim planının kat maliklerinin hakları ve yükümlülükleri başlıklı
maddesinin d bendinde evcil hayvan konusunda yasak bulunduğunu,
-Davaların bağımsız bölümünde köpek beslediğini ve bu hususun yönetim planı ile
yasakladığını,
-Davalıya Üsküdar 5. Noterliği’nin 7758 yevmiye numaralı ihtarmanenin tebliğ
edildiğini,
Belirterek, ev hayvanın site dışına çıkartılmasına karar verilmesini talep
ettiği görülmektedir.
Buna göre davacı tarafın davasını yalnızca yönetim planındaki düzenlemeye
dayandırdığı ve köpeğin rahatsızlık verdiğine ilişkin herhangi bir iddia öne
sürmediği görüşmektedir.
Davacı vekili 27/02/2013 havale tarihli dilekçesinde , köpeğin dava açıldıktan
sonra evden uzaklaştırıldığını bildirmiş, son celsede davalının beyanı ile
köpeğin tekrar eve alındığı anlaşılmıştır.
29/03/2013 tarihli celsede Davacı vekiline köpeğin rahatsızlık verip vermediği
sorulmuş, davacı vekili başka bir delil sunmayacaklarını, davalının davayı
kabul ettiğini, köpeği gönderdiğini, ancak geri almak istediğini, talep gibi
köpeğin uzaklaştırılmasına karar verilmesini belirtmiştir.
Davalı 18/07/2012 havale tarihli dilekçesinde, dava edilen köpeğin uzun süredir
psikolojik tedavi gören oğluna ait olduğunu, davaya konu evcil köpeğin oğlunun
rehabilitasyon ve tedavisi için doktor tarafından önerildiğini savumuştur.
DELİLLER:
Tapu kaydı dısyaya getirilmiş olup, davalı Işık Beşer’inY.dudullumh.
14516 parselde , Ablok 21 nolu bağımsız bölümün maliki olduğu ve
25/02/2009 tarihli yönetim planının taşınmazın beyanlar kısmına işlenmiş olduğu
anlaşılmıştır.
Taşınmazın kat mülkiyetine cevrilmiş olması nedeniyle, davada 634 sayılı Kat
Mülkiyeti Kanunu’nun uygulanacağı açıktır.
Yönetim planı örneği doyaya getirilmiş olup, 25/05/2009 tarihli yönetim
planının kat maliklerinin hakları ve yükümlülükleri bölümünden 1/d maddesinde
‘Bağımsız bölümde ve eklemlerde kuş balık gibi evcil hayvanlar hariç başka
hayvan besleyemezler. Besledikleri hayvanlarında diger kat maliklerini rahatsız
etmemesini sağlarlar. Aksi takdirde site kat malikleri sorun çıkaran
hayvanın site dışına çıkarılmasını isteyebilirler. Bu konuda site kat malikleri
kurulunun alacağı kararlara hayvan sahipleri uymak zorundadır… düzenlemesinin
bulunduğu görülmektedir.
Dosyaya sunulan site genel kurulunun 26/02/2012 tarihli toplantısına ait karar
defteri fotokopisinde ‘’Evcil hayvanlar için yönetim planında da yazan evcil
hayvan beslenmesi maddesi uyarınca evcil hayvanı olanların hakkında yönetime
dava açma yerkisinin verilmesi oylandı. Oy çokluğu ile kabul edildi.’’ Şeklinde
yönetime evcil hayvanlar konusunda dava açma yetkisinin verildiği
görülmektedir.
Üsküdar 5. noterliğinin 19/03/2012 tarih, 7758 yevmiye numaralı ihtarnamesinde
davalıya ihtarname veren yönetici şirket temsilcisinin yetkisi taraflar
arasında ihtilaf konusu olmadiğindan ayrıca araştırılmamıştır.
Davalının Bağımsız bölüm maliki olup pasif husumet ehliyetine sahip olduğu
anlaşılmaktadır.
davalının evde köpek beslediği davalının da kabulü ve mahkememizin keşifteki
gözlemi ile sabittir.
Ancak köpeğin çevreye rahatsızlık verdiği iddia olunmamış, son celsede davacı
vekilinden açıkcça sorulmasına rağmen başka bir delil sunmayacağını beyan
etmiştir.
Açılan dava ile
davacı site yönetimi, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 33/2 maddesi uyarınca
hakimin müdahalesini ve yönetim planına aykırı olarak yüksek katlı binaya ait
bağımsız bölümde bulundurulan köpeğin bağımsız bölümden uzaklaştırılmasını
talep etmiştir.
Köpeğin çevreye rahatsızlık verdiği iddia olmadığından, mahkememizce hukuksal
değerlendirme yalnızca yönetim planı ile yasaklanan yerde köpek bulundurulup
bulundurulmayacağına yönelik olarak yapılmıştır.
YARGISAL UYGULAMALAR
Şu ana kadar genel kabul görmüş ve yerleşmiş yargısal uygulamalara göre;
Yönetim planında, bağımsız bölümlerde evcil hayvan bakılması yasaklanmış ise,
yönetim planının bağlayıcılığı karşısında, evcil hayvanın çevreye rahatsızlık
verip vermediğine bakılmaksızın, yönetim planına aykırı olarak bakılan evcil
hayvanın bağımsız bölümden uzaklaştırılmasına karar verilmektedir.
Yönetim planı evcil hayvan bakılması konusunda bir düzenleme içermiyor ise bu
durumda sorun 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’Nun 18. maddesinde düzenlenen kat
maliklerinin ‘’birbirini rahatsız etmek’’ yükümlülüğü ve Türk Medeni Kanunu’nun
737. maddesinde düzenlenen taşınmaz malikinin ‘’Komşusuna zarar verecek
davranışlardan kaçınma’’ yükümlülüğü kapsamında değerlendirilmiştir.
Bu durumda evcil hayvanın diğer diğer kat maliklerine ve cevreye,
-saldırgan davranarak kişisel güvenliği ve huzuru bozmak
-Havlayarak veya başka şekillerde gürültü yaparak gürültü kirliliği yaratmak,
- Dışkılamak, kıl dökmek vs. şekilde çevreyi kirletmek,
-Ve sair şekillerde çevreye rahatsızlık vermek.
Şeklinde rahatsızlık verip vermediği araştırılmakta, verilen rahatsızlık
‘’birbirini rahatsız etmemek’’ yükümlülüğünün ihlali boyutlarına ulaşmış ise
evcil hayvanın evden uzaklaştırılmasına karar verilmektedir.
Yönetim planında açıkça yasaklanmış değil ise ve çevreye rahatsızlık vermiyor
ise evden uzaklaştırma taleplerinin reddine karar verilmektedir.
Yargatay 18.
hukuk Dairesi’nin 1992/13261 esas , 1993/1653 karar sayılı kararında da
‘’’dava konusu olayda yönetim planının 5.maddesi ile kat maliklerinin kendi
bölümlerinde ( ..kedi, köpek, tavuk gibi hayvanları…) beslemeleri açıkça men
edilmiş bulunması itibarı ile 634 sayıı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun yukarıda
deginilen 28. maddesi hükmüne göre davalı ile diğer bütün kat malikleinin söz
konusu maddenin açık hükmü karşısında bu men hükmüne aynen uymak zorunluluğu
altında bulunduklarının kabulü gerekir’’ şeklinde yönetim planının bağlayıcı
olduğu vurgulanmaktadır.
Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 12/09/1995 tarih, 1995/8815 esas ,
1995/8554 karar aynı dairenin 13/04/1995 tarih , 1995/ 3870 – 1995/ 4585
karar sayılı kararlarında da benzer şekilde yönetim planında ev hayvanı
beslenmesi konusunda yasak bulunduğu durumda yasagınuygulanacagı kabul
edilmiştir.
Yargıtay 18. Hukuk dairesinin 10/07/1995 tarih , 1995/7532 esas –
1995/8102 kararında açık bir şekilde ‘’Kat Mülkiyeti Kanunu 28. maddesine
göre tüm kat maliklerinin bağlayıcı sözleşme niteliğinde olan yönetim planında,
bağımsız bölüm ve eklemlerinde kedi, köpek gibi hayvanların beslenmesi açıkça
yasaklanmış ve, bağımsız bölümde beslenen köpek çevresine rahatsızlık vermemiş
olsa dahi uyuşmazlık halinde mahkemece yönetim planı hükmünün uygulanması
zorunludur’’ denilerek yönetim planının rahatsızlık verilip verilmemesine bakılmaksızın
uygulanacagını belirtmiştir.
Açıklanan yargısal uygulamalar Çevreye rahatsızlık vermeyen ev hayvanlarının
evden uzaklaştırılması konusunda ‘’Yönetim PLANI’’ nı esas almaktadır.
bu durumda Ynöetim planının ‘’Hukuksal niteliği’’ mahkememizce inceleme konusu
yapılmalıdır.
YÖNETİM PLANININ HUKUKSAL NİTELİĞİ :
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’Nun 28. maddesi aynen şöyledir..
B YÖNETİM PLANI :
28. Madde - Yönetim planı yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini yönetici
ve denetçilerin alacakları ücreti ve yönetime alt diğer hususları düzenler.
Yönetim planı, bütün kat maliklerini bağlıyan bir sözleşme hükmündedir.
Yönetim
planında hüküm bulunmıyan hallerde, anagayrimenkulün yönetiminden doğacak
anlaşmazlıklar bu kanuna ve genel hükümlere göre karara bağlanır.
(Değişik fıkra:
13/04/1983 - 2814/11 md.) Yönetim planının değiştirilmesi için bütün kat
maliklerinin beşte dördünün oyu şarttır. Kat maliklerinin 33 üncü maddeye göre
mahkemeye başvurma hakları saklıdır.
Yönetim planı
ve bunda yapılan değişiklikler, bütün kat malikleriyle onların külli ve cüzi
haleflerini ve yönetici ve denetçileri bağlar.
Yönetim
planının ve onda sonradan yapılan değişikliklerin tarihi, kat mülkiyeti
kütüğünün (Beyanlar) hanesinde gösterilir ve bu değişiklikler yönetim planına
bağlanarak kat mülkiyetinin kuruluş belgeleri arasında saklanır.
görüldüğü üzere kanun, yönetim planının bütün kat maliklerini bağlayan bir
sözleşme hükmünde oldugunu açıkça belirtmiştir.
Bütün kat maliklerini bağlayan ‘’Yönetim Planı’’nın ne şekilde oluştuğu
incelendiğinde;
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 12/b maddesi , Kat mülkiyetinin kurulması
sırasında kat mülkiyetini kuran malik veya malikler tarafından imzalanmış bir
yönetim planının tapu idaresine verilmesinin zorunlu oldugunu düzenlemektedir.
Buna göre ‘’Yönetim Planı’’ tüm kat maliklerinin bir araya gelerek
oluşturdukları ve uzlaşma ile oluşturdukları bir belge degildir.
Uygulamada kat mülkiyeti, çogunlukamuteahhit firma tarafından inşaata başlanır
iken kurulmakta, müteahhit firma tek başına oluşturdugu ‘’Yönetim Planı’nı
diğer belgeler ile birlikte tek başına imzalayarak tapu idaresine vermekte ve
bu yönetim planı kat mulkiyetikütügünün beyanlar hanesine işlenerek , inşa
edilen ana taşınmazda bagımsız bölüm edinen tüm kat maliklerini bağlamaktadır.
Yönetim Planının çogunluklamüteahhit firma tarafından tek başına
oluşturulmasına ragmendegiştirilebilmesi için ancak bütün kat maliklerinin
beşte dördünün oyuna ihtiyaç duyulması ‘’Yönetim planı’’nı son derece öenmli
kılmaktadır.
Nitekim davamızda ‘’Yönetim Planı’’ nın25/05/2009 tarihinde 7-8 kişi tarafından
imzalanarak oluşturuldugu, kat maliklerinin bu tarihten çok daha sonra ana
taşınmazdan bagımsız bölüm edindikleri görülmektedir.
Belirtildiği üzere ‘’yönetim Planı’’ kat maliklerince müzakere edilerek
oluşturulmamış, müteahhit firma tarafından tek taraflı olarak düzenlenmiştir.
Ancak 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun
-28/1 maddesinde , yönetim planının bütün kat maliklerini bağlayan sözleşme
hükmünde kabul edilmesi,
-28/3 maddesinde, yönetim planının bütün kat maliklerini bağlayacagının
düzenlenmesi,
Karşısında ‘’YÖNETİM PLANI’nın hukuksal niteliğinin ‘’bütün kat maliklerini
bağlayan sözleşme’’ oldugu açıktır.
Bu durumda mahkememizce Yönetim planının sözleşme niteliği göz önünde
bulundurularak tarafların hukuksal durumlarının sözleşme hükümlerine göre
degerlendirilmesi gerekir.
SÖZLEŞMELERİN HUKUKSAL NİTELİĞİ VE BAĞLAYICILIĞI
6098 sayılı Borçlar Kanunu, 1 – 48 maddelerinde Sözleşmeden doğan Borç
ilişkileri’ni düzenlemektedir.
Buna göre ‘’Sözleşme’’ borç doguran en önemli hukuksal nedendir.
sözleşme taraflarına hak ve borçlar dogurur.
türk hukukunda sözleşme serbestliği ilkesi benimsenmiştir. Taraflar kanuında
belirtilen belirli durumlar dışında diledikleri konularda serbestçe sözleşme
yapabilirler. Sözlerme Taraflarını bağlar.
Üstte açıklandıgı üzere davamızın çözümünde önemli bir rol oynayan Yönetim
Planı Borçlar kanunu’nun 1 – 48 ‘inci maddelerinde düzenlenmiş bir sözleşme
hükmündedir ve bütün kat maliklerini bağlayacaktır.
Bağlayıcılık tarafların sözleşme hükümlerine uymak zorunda oldugunu , uymaz ise
diger tarafın hukuksal korunma ve sözleşme hükümlerinin uygulanmasını
isteyebileceğini, tarafların sözleşme hükümlerini sonradan tek taraflı olarak
degiştiremeyecegini ifade eden, kendisine bir çok hukuksal sonuç bağlanmış bir
kavramdır.
Ancak Borçlar kanunu’nun 27. maddesi ‘’Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka,
kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler
kesin olarak hükümsüzdür.
Sözleşmenin
içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini
etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça
anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.’’ Düzenlemesini
içermektedir.
buna göre Sözleşme’nin geçerli olabilmesi ;
-kanunun emredici hükümlerine,
-ahlaka
-kamu düzenine
-kişilik haklarına
Aykırı olmaması koşuluna bağlıdır.
Belirtilen konularda aykırı hükümler taşıyan sözleşme geçersizdir.
Taraflar bir sözleşmede kanunun emredici hükümlerine , ahlaka, kanun düzenine,
kişilik haklarına aykırı düzenlemeler var ise düzenlemelerin hükümsüz sayılması
için hakime başvurabilirler.
Hakim görmüş oldugu davada tarafların dayandıgı sözleşmede hükümsüz sayılmasını
gerektirir bu tür bir aykırılık gördügünderes’en kısmı hükümsüz sayacaktır.
Zira hukukta bu aykırılıklar ‘’ Mutlak Butlan’’ teşkil edip taraflarca öne
sürülmese dahi hukuksal sonuç dogurmazlar.
bu halde mahkememizce 25/05/2009 tarihli ‘’yönetim Planı’’ nın kat maliklerinin
haklareı ve yükümlülükleri bölümünün 1/d maddeside ‘’bağımsız bölüm ve
eklentilerde kuş balık gibi evcil hayvanlar hariç başka hayvanlar
besleyemezler. Besledikleri hayvanlarında diger kat maliklerini rahatsız
etmemesini saglarlar. Aksi takdirde site kat malikleri sorun çıkaran hayvanın
site dışına çıkarılmasını siteyebilirler. Bu konuda site kat malikleri
kurulunun alacağı kararlara hayvan sahipleri uymak zorundadır’’
düzenlemesinin, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ,
kişilik haklarına aykırı olup olmadiginin incelenmesi gerekir.
Kişilik haklarının neler oldugu temek hal ve özgürlükler kavramı ile
ilintilidir
Kanunda açıkça Temel Hak ve Özgürlükler ifadesine yer verilmemiş olsa dahi,
temel hak ve özgürlüklerin, kişilik hakları kavramına dahiloldugu,
sözleşmelerin temel hak ve özgürlüklere aykırı olamayacagı açıktır.
KİŞİLİK HAKLARI – TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER;
kişilik hakları , çok geniş bir kavram olup tarihsel süreç içerisinde gelişme
gösteren bir kavramdır.
Kişilik hakları kapsamında özellikle vazgeçilmez nitelikteki temel hak ve özgürlükler
bir çok uluslar arası ve ulusal düzenlemeye konu olmuştur.
-İnsan hakları evrensel beyannamesi,
-birleşmiş milletler Araştırmaları,
_(Avrupa) İnsan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasına ilkişkin sözleşme ve
ek protokolleri,
-Avrupa Konseyi Statüsü,
-Kophenhag kriterleri,
-Helsinki Belgesi,
Uluslar arası metinlerden yalnızca birkaçıdır.
ulusaldüzenlemelerdn,
-Anayasa,
-Türk medeni Kanunu,
Temel hak ve hürriyetler ile kişilik hakları konusunda bir çok düzenleme
içermektedir.
Bu düzenlemelerin ‘’İNSAN’ı konu aldıgı şüphesizdir.
ancak ‘insan’ın çevresinden ve doğadan soyutlanarak tek başına ele alınması
insanı anlamak için yeterli olamaz.
İnsan dünyada tek başına degildir. Dünya hayvanı ile, bitkisi ile diger
canlılar ile paylaştıgımız yaşama alanımızdır.
İnsan haklarının gelişme gösterdiği uzun süreçte insan diger canlıları
görmezden gelmiş ve dünya’nın tek efendisi rolu oynamış ise de bu tutumun devam
ettirilemeyecegigeldigimiz noktada açık seçik ortaya çıkmıştır.
İnsan hakları konusunda ilk metinlerden biri olan İnsan ve Vatandaşlık Hakları
Bildirgesi 28 Agustos 1789 tarihlidir. Ancak insanlıgın bir araya gelerek
gerçek bir hak ve özgürlükler belgesi oluşturması 10 Aralık 1948 tarihli İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi ile mümkün olmuştrur. Gelişmeler tamamlanmış
sayılmaz. Halen bir çokeksigi olan İnsan haklarının gelişmesi ve dünya geneline
yaygınlaşması sürekli ve içten bir çabayı zorunlu kılmaktadır.
İnsan hakları konusunda bu ölçüde agır yürüyen ve zorlu süreç, hayvan hakları
konusunda henüz neredeyse yolun başında sayılabilir.
HAYVAN HAKLARI KONUSUNDA DÜZENLEMELER:
A- Birleşmiş milletler Egitimi, Bilim vce kültür Örgütü (UNESCO) tarafından
15Ekim1978 de Paris UNESCO evinde Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi İlan
edilmiştir. Bu metin 1989 yılında Hayvan Hakları Birliği tarafından tekrar
düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü’ne sunulmuş ve aynı yıl halka
açılmıştır.
Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi;
Başlangıçta ‘’YAŞAMIN TEK OLDUGUNU, Yaşayan bütün canlıların ortak bir kökeni
oldugunu ve türlerin evrimi yönünde farklılaştıgını, yaşayan bütün canlıların
doğal haklarıa sahip oldugunu ve sinir sistemi olan her hayvanın kendine özgü
hakları bulundugunu, bu doğal hakların küçümsenmesi ve hatta kolayca göz ardı
edilmesinin doğa üzerinde ciddi zararlar doğuracagını ve insanoğlunun
hayvanlara karşı suç işlemesine sebebiyet vereceğini,, türlerin birlikte
olmasının diger hayvan türlerinin yaşama hakkının insanoglu tarafından
tanınmasını ifade edeceğini, insanoglu tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin
bir insanın bir digerinegösterdigi saygıdan ayrı tutulamayacagını dikkate
alarak ilan edilir ki ; düzenlemesinin ardından ,
Henüz 1. Maddesinde;
‘’Bütün hayvanlar biyolojik denge kavramı içersindevarolmak bakımından eşit
haklara sahiptir’’
2.maddesinde
‘’Bütün hayvanlar saygı gösterilme hakkına sahiptir’’
düzenlemeleri ile Hayvan’ı insanlar gibi hak sahibi varlıklar olarak kabul
etmiştir.
Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslar arası metinler, her türlü hukuksal
kuralın üzerinde yer alır.
Hukukta genel olarak anayasa, normlar piramidinin en üstünde gösterilir. Ancak
anayasa dahi insanlık ailesinin kabul ettiği temel hak ve özgürlüklere aykırı
düzenlemeler içeremez.
Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi, hayvanların temel hak ve özgürlüklerini
ortaya koyan temel metin olması nedeni ile hakimin gerek diğer mevzuatı
yorumlarken, gerekse taraflar arasındaki sözleşmeleri incelerken başvuracağı
bir metindir.
Bu yaklaşımı ile Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi incelendiğinde,
-Hayvanların aynı insanlar gibi hak sahibi olabilecegi anlaşılmaktadır. Bu
düzenleme hayvanı hak ehliyetine sahip kabul etmektedir.
Hayvan, aynı insanlar gibi hak ehliyetine sahip kabul edildiğine göre hakim,
Borçlar kanunu’Nun 27. maddesi uyarınca taraflar arasında yapılan sözleşmenin kişilik
haklarına aykırı hükümler içerip içermediğini değerlendirir iken, sözleşmenin
hayvanın kişilik haklarına aykırı düzenlemeler içerip içermediğini de göz
önünde bulunduracaktır.
-bildirgenin 5.maddesinin 1 ve 2. fıkralarında !! 1- bir insanın destegine
ihtiyaç duyan her hayvan uygun besleme ve bakımı görme hakkına sahiptir
2- Hiçbir koşul altında terk edilemez veya adil olmayan bir şekilde
öldürülemezler’’ düzenlemesi bulunmaktadır.
Bu düzenleme insana desteğe ihtiyaç duyan hayvanı besleme ve bakımını yapma
yükümlülüğünü yüklemektedir.
B- 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’Nın 90/son maddesi ‘’ Usulüne göre
yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar
hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek
cümle: 7.5.2004-5170/7 md.)Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve
özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı
hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma
hükümleri esas alınır. Düzenlemesi içermektedir.
Bu düzenleme uyarınca, TBMM tarafından 4934 sayılı kanun ile uygun bulunarak
kanun hükmünde sayılan 18 kasım 1999 tarihinde strazburg’da imzalanan Ev
Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi’nin incelenmesinde;
Giriş kısmında;
‘’İnsanın yaşayan tüm canlılara ahlâkî bir yükümlülüğünün olduğunu tanıyarak ve
insan ile ev hayvanları arasında mevcut özel ilişkileri hatırda tutarak,
Ev hayvanlarının yaşam kalitesine olan katkılarını ve bunun sonucu olarak da
toplum için taşıdığı önemi dikkate alarak, ‘’
Açıklamaları ile insanın tüm canlılara özelde hayvana karşı ahlakı
yükümlülüğünün bulundugunu ve ev hayvanlarının insanın yaşam kalitesine katkı
sunarak toplum için önem taşıdıgının kabul edildigi görülmektedir.
Hakim taraflar arasında yapılan sözleşme hükümlerinin gecerli olup
olmadiginidegerlendirir iken insanın ahlaki yükümlülüğünü ve sözleşmenin tarafı
olan insan ile ev hayvanı arasındaki mevcut özel ilişkiyi göz önünde
bulundurmak zorundadır.
1/1 maddesinde ev hayvanı’nın ‘’ insan tarafından özellikle evde, özel zevk ve
refakat amacıyla muhafaza edilen veya edilmesi tasarlanan her türlü hayvanı
ifade eder. ‘’ şeklinde tarif edildigi görülmektedir.
Bu tarif doğrultusunda davaya konu köpegin ev hayvanı olup olmadiginindegerlendirilmesi
gerekmektedir.
Davalı davaya konu evcil köpegin olgunun rehabilitasyon ve tedavisi için
doktoru tarafından önerilmiş bir tedavi programı geregibulundurdugunu beyan
etmiş olup, davacı tarafça köpegin ev hayvanı olmadıgı iddia ve ispat olunamamıştır.
Aksine rehabilitasyon programına göre önerilmiş köpegin ev hayvanı oldugu
kuşkusuzdur.
3/2 maddesinde ‘’hiç kimse bir ev hayvanını terk edemez’’düzenlemesi
bulunmaktadır.
Hakim taraflar arasında yapılan sözleşme hükümlerinin geçerli olup olmadiginidegerlendirir
iken sözleşme hükmünün hayvanın terk edilmesi sonucunu dogurupdogurmayacagını
göz önünde bulundurmak zorundadır.
C- 01.07.2004 tarihli resmi gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5199 sayılı
Hayvanları Koruma Kanunu’nun incelenmesinde;
-3/e maddesinde Evcil hayvan’ın ‘’ Evcil hayvan: İnsan tarafından kültüre
alınmış ve eğitilmiş hayvanları,”” şeklinde
-3/a maddesinde yaşama ortamı’nın ‘’ hayvan veya hayvan topluluğunun doğal
olarak yaşadıgı yeri’’ şeklinde,
-3/ı maddesinde ev ve süs hayvanı’nın ‘’ İnsan tarafından özellikle evde,
işyerlerinde ya da arazisinde özel zevk ve refakat amacıyla muhafaza edilen
veya edilmesi tasarlanan bakımı ve sorumluluğu sahiplerince
üstlenilen her türlü hayvanı, ‘’ şeklinde,
-3/j maddesinde Kontrolluhayvan’ın ‘’ Bir kişi, kuruluş, kurum ya da tüzel
kişilik tarafından sahiplenilen, bakımı, aşıları, periyodik sağlık kontrolleri
yapılan işaretlenmiş kayıt altındaki ev ve süs hayvanlarını,’’ şeklinde
tanımlandıgı görülmektedir.
Bu tanımlar bir arada degerlendirildiğinde, Evcil hayvanların doğal yaşama
alanının ‘’Ev’’ oldugu, bu hayvanların doğuştan gelen ırk özelliklerinin insan
ile birlikte yaşamak oldugu anlaşılmaktadır. Bu anlamda Evcil Hayvanın yaşama
alanı, insan ile birlikte ev, çiftlkikvs iken. ‘’yabani hayvan’’ın yaşama alanı
doğada serbest olma şeklindedir.
Kökeninde tüm hayvanların yabani hayvan olarak doğada serbestçe yaşadıkları
ancak insan tarafından evcilleştirilen hayvanların binlerce yıldır insanla
birlikte yaşam sürerek evrimleştikleri, evcilleşen hayvanın bu andan sonra
insandan uzak bir şekilde doğada hayatiyetini koruyamayacağı, varlıgını ancak
insanla birlikte yaşama ile mümkün olacagı açıktır.
Öte yandan belirtilen tanımlamalar davamıza konu köpegin, ev ve süs hayvanı
olarak kontrollü hayvan oldugunu, evcil hayvan olarak yaşama alanının EV
oldugunu göstermektedir.
Hayvanları Koruma Kanunu’Nun 4.maddesi temel ilkeleri düzenlemiştir.
Bu kapsamda (a) fıkrası - Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu Kanun
hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir. Düzenlemesi ile,
(b) fıkrası - Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama
özgürlüğüne sahiptir.
Sahipsiz
hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir.
Düzenlemesi ile,
Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’ndeki düzenlemelere paralel şekilde hayvanı
hak sahibi bir canlı olarak kabul etmiş, hayvanın bir canlı olarak ‘’Hak
Ehliyeti’’ bulundugunu ortaya koymuştur.
Benzer şekilde, kanun’un 5/5 maddesinde bulunan Ticarî amaç güdülmeden bilhassa
ev ve bahçesi içerisinde bakılan ev ve süs hayvanları sahiplerinin borcundan
dolayı haczedilemezler. Düzenlemesi ev hayvanının yalnızca üzerinde
mülkiyet ilişkisi kurulan bir eşya olmadigini, hayvanın hak sahibi oldugunu
gösteren başka bir düzenlemedir.
Bundan Çıkacak hukuki sonuç Şudur:
Hakim Borçlar kanunu’nun 27 maddesi uyarınca önüne gelen sözleşmenin kanuna
kişilik haklarına aykırı hükümler taşıyığtaşımadıgınıdegerlendirir iken,
sözleşmenin insanın kişilik hakları dışında, hayvanın kişilik haklarına aykırı
düzenlemeler içerip içermedigini de degerlendirmek zorundadır.
Hayvanları Koruma Kanunu’nun
-4. maddesi (c) fıkrası ‘’ Hayvanların korunması, gözetilmesi, bakımı ve kötü
muamelelerden uzak tutulması için gerekli önlemler alınmalıdır.’’ Düzenlemesi
ile,
(d) fıkrası ‘’ Hiçbir maddî kazanç ve menfaat amacı gütmeksizin, sadece insanî
ve vicdanî sorumluluklarla, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlara bakan
veya bakmak isteyen ve bu Kanunda öngörülen koşulları taşıyan gerçek ve tüzel
kişilerin teşviki ve bu kapsamda eşgüdüm sağlanması esastır. ‘’
düzenlemesi ile
5/1 maddesi ‘’ Bir hayvanı, bakımının gerektirdiği yaygın eğitim
programına katılarak sahiplenen veya ona bakan kişi, hayvanı barındırmak,
hayvanın türüne ve üreme yöntemine uygun olan etolojik ihtiyaçlarını temin
etmek, sağlığına dikkat etmek, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından gerekli
tüm önlemleri almakla yükümlüdür. Düzenlemesi ile ,
İnsana hayvanların korunması yönünden yükümlülükler yüklemiştir.
İnsanların yapmış oldukları düzenlemelerin ve bu kapsamda kişiler arasındaki
sözleşmelerin, hayvanların korunmasına yönelik olarak, kanun tarafından
öngörülen yükümlülüklere aykırı olmaması gerekir.
D- 12.05.2006 tarihli resmi gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Hayvanların
Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği’nin incelenmesinde kanun ile öngörülen
ilkelere uygun ve ayrıntılı düzenlemelere yer verildiği anlaşılmaktadır..
HUKUKSAL DEGERLENDİRME;
Tum bu bilgiler ışıgında dava konusunun incelenmesinde;
-Davacı vekilinin dava dilekçesi ile köpeğin evde bakılmasının yönetim planında
mevcut yasaga aykırılık teşkil ettiği hukuksal sebeplerine dayanmış oldugu,
-Davada , köpeğin çevreye rahatsızlık verdiği iddiası bulunmaması nedeniyle bu
konuda araştırma yapılmayacagı ve köpegin çevreye rahatsızlık vermediğinin
sabit kabul edilmesi gerektirigi.
-Bu durumda , mahkememizcedegerlendirmenin yalnızca site yönetiminin polanında
ev hayvanı bakılması yasagının, dava konusu köpeğin evden uzaklaştırılmasını
gerektirip gerektirmeyecegi hususlarında yapılması gerektigi anlaşılmaktadır.
Davalının maliki oldugu siteye air25/05/2009 tarihli yönetim planı’nın, kat
maliklerimim hakları ve yükümlülükleri bölümünün 1/d maddesinde ‘’Bağımsız
bölümler ve eklentilerde kuş balık gibi evcil hayvanlar hariç, başka hayvanlar
besleyemezler, besledikleri hayvanlarında diger kat maliklerini rahatsız
etmemesini sağlarlar. Aksi takdirde site kat malikleri sorun çıkaran hayvanın
site dışına çıkarılmasını isteyebilir. Bu konuda site kat malikleri kurulunun
alacağı kararlara hayvan sahipleri uymak zorundadırlar’’ düzenlemesinin
bulundugu görülmektedir.
Yönetim Planı , 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 28/1 maddesi , son cümlesi
uyarınca… ‘’bütün kat maliklerini bağlayan bir sözleşme hükmündedir.
Bu halde Yönetim planı’nın hukuksal olarak Borçlar kanunu’Nun 1- 48
maddelerinde düzenlenen ve borcun kaynaklarından olan ‘’Sözleşme’’ oldugunun
kabul edilmesi gerektigi açıktır.
Yönetim planı, hukuken ‘’sözleşme olduguna göre’’ Yönetim planı içerisindeki
düzenlemelerin Borçlar kanunu’nun 27. maddesinde belirtilen ‘’ Mutlak Butlan-
yokluk’’ içerip içermediğinin hakimliğimizce değerlendirilmesi gerektiği
anlaşılmaktadır.
Üstte ayrıntılı olarak açıklandıgı üzere;
Temel hak ve özgürlükler belgesi niteliğinde olan ve bu nedenle her türlü
düzenlemenin üzerinden bulunup mahkememizce doğrudan uygulanması gereken hayvan
hakları evrensel bildirgesi;
-Anayasanın 90/son maddesi uyarınca kanun hükmünde olan Ev hayvanlarının
korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi,
-5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu,
Hükümlerine göre hayvanın hak sahibi bir varlık oldugu,
Taraflarca sözleşmeler düzenlenir iken hayvanın kişilik haklarını ihlal eden
düzenlemeler yapılamayacağı,
Sözleşme hükmünde bulunan Yönetim planı’nın da benzer şekilde , hayvanın
kişilik haklarına ve kanuna aykırı düzenlemeler içeremeyeceği,
Yönetim Planında, Hayvanın kişilik haklarına ve kanuna aykırı düzenlemelr
bulunması halinde, bu düzenlemelerin Borçlar kanunu’nun 27. maddesi uyarınca
mahkememizce res’en hükümsüz kabul edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
dava konusu köpek, Ev hayvanıdır. Ev hayvanının doğal yaşam ortamın ev olup,
insan ile birlikte yaşama hakkına sahiptir.
Davalı tarafından sahiplenilerek eve alınan ve aile bireyleri ile birlikte
yaşayan köpek, ev bireylerini kendi ailesi gibi benimsemiştir. Bu köpeğin çevreye
hiçbir rahatsızlık vermemesine rağmen, sırf insanlar tarafından yapılan YÖNETİM
PLANI uyarınca evden uzaklaştırılması, onun kişilik haklarına aykırılık teşkil
edecek niteliktedir.
Ev hayvanı olan dava konusu köpeğin, bu evden uzaklaştırıldıgında hayvan barınagınabırakılabilecegi
söylenebilir. Ancak bu söylem bir insanın evi ile cezaevi koşullarının aynı
oldugunu söylemekle eşdegerdir. Bu düşüncede ironi oluşturan durum, ancak suçlu
insan cezaevine konulabilir iken hiçbir suçu olmayan, toplumsal hayata uyum
saglamış hayvanın tamamen sucsuzsekilde, kendisi dışındaki sebeplerle hayvan
barınagına bırakılarak, aralarına özel bir ilişki oluşan aile bireylerinden
koparılmasının savunabilmesidir.
Hayvanın hak sahibi bir varlık olarak kabul edilmesi gerektigi üstte belirtilen
uluslar arası metinler vew Hayvanları Koruma Kanunu ile sabittir.
Hayvanları ancak üzerinde mülkiyet ilişkisi kurulabilecek bir meta olarak gören
anlayışın, gelişen hukuk ve çağdaş bakış açısı karşısında degişmesi,
hayvanların kendi kişiliği ile canlı bir varlık olarak kabul etmesi zorunludur.
İnsanın Hayvandan güçlü olması onu yok saymak hakkı vermez.
Tüm bu nedenlerle dava konusu köpeğin çevreye rahatsızlık verdiğinin iddia
olunmaması karşısında ev hayvanı olarak insanlarla birlikte yaşamaya gösterdigi
uyuma, çevreye zarar vermemesine ragmen,
Evden uzaklaştırılmasına dayanak oluşturacak Yönetim Planı’Nın evcil hayvan
bakma yasagına ilişkin düzenlemesinin,
Hayvanın temel hak ve hürriyetlerini göz mnünde bulundurmaması hayvanın kişilik
haklarına ve kanuna aykırı hükümler içermesi nedeniyle,
Borçlar kanunu’nun 27. maddesi kapsamında hükümsüz kabul edilmesi gerektiği
mahkememizce kabul edilmiştir.
İNSANIN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Elbette hayvanlar hak sahibi birer canlı olarak tanımlanır iken insanın hakları
göz ardı edilemez,
Toplumsal yaşam gün geçtikçe daha fazla oranda insanların bir arada yaşamasını
gerektirmektedir. Bir arada yaşayan topluluk içinde her birey diger kişilerden
güvenlik hakkına saglık hakkına saygı gösterilmesini, yaşam konforunu olumsuz
etkileyecek davranışlardan kaçınmasını istemek hakkına sahiptir.
Bu nedenle ev hayvanı bulunduran herkes, baktıgı hayvanın
a- Saldırgan davranışlarla diğer insanlar üzerinde tehdit oluşturmasına engel
olmak,
b- çevreyi kirletmemek, hayvanın dışkısı, tüy dökme gibi doğal atıklarını
insanın yaşadığı çevreden hijyenik bir şekilde uzaklaştırmak,
c- Hayvanın havlayarak vs şekilde gürültü kirliliği yaşanmasına engel
olmak
d- Hayvanın yaşadıgı ortamın pis tutularak koku kirliliği yaşanmasına engel
olmak,
ve burada sayılamayan benzer şekillerde hayvanın çevrede zarar oluşturmasını ve
rahatsızlık vermesine engel olmak yükümlülüğü altındadır.
İnsanlar toplumsal yaşam içersinde rahatsız edilmeden kendi yaşamını sürdürmek
hakkına sahiptir.
Ev hayvanının insanla birlikte yaşamaya uyumu veya ev hayvanına bakan kişinin
davranışları,
-634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 737. maddesinde düzenlenen taşınmaz
malikinin ‘’Komşusuna zarar verecek davranışlardan kaçınma’’ yükümlülüğünün
ihlali boyutuna ulaştıgı takdirde çevrede yaşayan insanların hakları ile
hayvanın hakları çelişir. Bu durumda hukuk, çelişen haklardan insanın güvenliğk
ve rahatsız edilmeme hakkını üstün tutmalı ve hayvanın uyum sağlayamamış ise
toplumsal yaşamdan , hayvanın bakımını üstlenen kişi bakım yükümlülüğünü yerine
getiremiyor ise bu kişinin yanından uzaklaştırılması gerekir.
MAHKEMELERCE YAPILMASI GEREKEN İŞLEM
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 33/2 maddesi uyarınca Hakimin müdahalesi
ile evde beslenen ev hayvanının evden uzaklaştırılması talep edildiğinde
mahkemece,
1) Davacıdan ebde bakılan hayvanın çevreye rahatsızlık verip vermediğinin
sorulması,
2) rahatsızlık verdigi iddia olunur ise rahatsızlıgınaçıklattuırılması,
3) Verilen rahatsızlık gürültü ise Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği
10/g maddesi uyarınca ‘’ söz konusu hayvan ya da hayvanların yaşama ortamına en
yakın konutta bulunan bir yatak odası için ses basıncı düzeyi ve oturma odaları
için de kabul edilebilir ses basıncı düzeyleri ile ilgili olarak 1/7/2005
tarihli ve 25862 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Gürültünün
Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğindeki (2002/49/EC) değerlerinin aşılıp
aşılmadıgının mahallinde keşif yapılarak uzman bilirkişi aracılıgı ile
yaratılan ses seviyesinin desibel degerinin ölçülmesi,
4) Verilen rahatsızlık güvenlik ise hayvanın saldırgan davranıp davranmadıgı
hayvan sahibinin gerekli önlemleri alıp almadıgı hakkında tanıkların dinlenmesi
ve hayvanın toplumsal yaşama uyum gösterip göstermedigi hakkında veteriner
bilirkişi aracılıgı ile keşif yapılarak hayvanın davranışlarının gözlemlenmesi,
5) Verilen rahatsızlık çevreyi kirletmek ise buna ilişkin delillerin toplanması
tanıkların dinlenmesi, kirletme devam ediyor ise bunun keşif yapılarak
gözlemlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece tüm bu araştırma yapıldıktan sonra evde hayvan bakılmasına yönelik
düzenlemeler bulunması çevreyi rahatsız etmeyen hayvanın uzaklaştırılmasına
gerekçe yapılamaz. Yönetim Planında bulunan ve ev hayvanlarının gerekçesiz
olarak evden uzaklaştırılması sonucunu doguran düzenlemeler Borçlar kanunu’Nun
27. maddesi kapsamında kanuna ve kişilik haklarına aykırılık teşkil ettiğinden
hükümsüz sayılmalı, Çevreyi rahatsız etmedigi anlaşılan ev hayvanlarının doğal
yaşam ortamları olan evden uzaklaştırılamayacagından talebin reddine karar
vermek gerekir.
EK GEREKÇELER
Mahkememizin bu kararında özetle,
-634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanını’nun 28/1 maddesi uyarınca ‘’sözleşme’’
hükmünde sayılan YÖNETİM PLANI’nındaki düzenlemelerin,
- Borçlar kanunu’nun 27. maddesindeki Mutlak – Butlan-yokluk koşullarını
taşıdıgıanlaşıldıgındahakim tarafından bu düzenlemelerin hükümsüz kabul
edilebileceği,
- Yönetim planındaki ev hayvanı bakma yasağının,
-Hayvan Hakları Konusundaki uluslar arası sözleşmeler Hayvanları Koruma Kanunu
ve yönetmeliğine aykırı olması nedeni ile ‘’kanun’Un emredici hükümlerine’’
- uluslar arası sözleşmeler ve Kanun ile insana yüklenmiş olan hayvanlara karşı
ahlaki yükümlülüğe aykırı olması nedeni ile ‘’ahlaka’’ aykırı olduğu,
Kabul edilerek Yönetim Planının evcil hayvan besleme yasagına ilişkin
düzenlemesi,
-Borçlar kanunu’Nun 27/1 maddesi kapsamında, mutlak butlan-yokluk hukuki
sonucuna baglı olarak ‘’HÜKÜMSÜZDÜR’’ kabul edilmiş
-Sonuçta çevreye rahatsızlık verdiği ispat edilemeyen davaya konu köpeğin,
evden uzaklaştırılması işleminin reddi gerekmiştir.
Ancak Belirtilen bu gerekçe dışında, davanın reddini gerektiren başka hukuki
sebepler de bulunmaktadır.
a- İnsanın Hayvan ile Birlikte Yaşama Hakkı;
Bu gün insanlar büyük oranda beton yıgınları arasında yaşamak zorunda bırakılmış
ise de her insanın doığa ile uyum içinde yeterince bitki ve hayvandan oluşan
bir çevrede yaşama hakkı vardır.
Ev hayvanı bakmak isteyen kat malikine, sırf yönetim planında yasaklanmış
olması nedeni ile ev hayvanı bakamayacagını söylemek insanın makul düzeydeki,
hayvanlarla birlikte yaşama hakkının ihlalini teşkil etmesi nedeni ile geçersiz
olmalıdır.
Bu nedenle Yönetim Planı’nda bulunan ev hayvanı bakılması yasagı kat malikine
bu hakkını ihlal etmekte ise de, mahkememizce yapılan değerlendirmede Yönetim
planı’ndaki ev hayvanı bakma yasagının öncelikle hayvanın hakkını ihlal etmesi
nedeni ile mutlak butlan ile hükümsüz sayılacagı anlaşılmakla, ayrıca bu
hususun ev hayvanı bakmak isteyen kat malikinin kişilik haklarına aykırılık
oluşturacağı hususu mahkememizce degerlendirmeye alınmamıştır.
b- Genel İşlem Şartları
Davamız açısından belirleyici nitelikte olan yönetim planının oluşma aşaması
incelendiğinde;
Yönetim planı uygulamada çoğunlukla,
-Kat mülkiyeti kurulur iken müteahhit firma tarafından tek taraflı olarak
oluşturulmakta, tapunun beyanlar hanesine işlenmekte ve bağımsız bölümler
bundan sonra satışa çıkarılmaktadır.
-Ana taşınmazda yaşamını sürdürecek olan kat maliklerinin, yönetim planının
oluşması aşamasında katılımı mümkün olmamaktadır.
-Satıcı firma, binayı yapmasına ve yönetim planını düzenleyerek yaşam
kurallarını belirleyici bir rol üstlenmesine ragmen firma yetkilileri,
çoğunlukla bu yerde yaşamamakta, oluşturdukları kurallar bizzat kendilerine
uygulanmamaktadır.
- Yönetim Planı, firma ile kat malikleri arasında icap ve kabul ilkelerine
uygun olarak oluştutulmamakta, kat mulkiyeti oluşturulduktan sonra bu yerden
bagımsız bölüm edinen kat malikleri tarafından düzenlemelerin müzakere edilmesi
ve değiştirilmesi mümkün olmamaktadır.
-günümüzde satıcı firmalar bazen binlerce bağımsız bölümden oluşan siteler inşa
etmekte, yönetim planını oluşturarak satışa sunmaktadır.
-Bu satışa mhatap olan kişinin iradesi, kural koyma konusunda tamamen
etkisizdir.
Ya tüm kuralları kabul ederek bagımsız bölümü satın alacak ya da sözleşmeden
vazgeçecektir.
-Konut sahibi olma günümüz insanının temel ihtiyacıdır. Bu temel ihtiyacın ne
zor şartlarda karşılanabildiği ve insanların ev sahibi olmak için büyük
zorluklar yaşadığı kuşkusuzdur.
-Ev sahibi olmak isteyen, akonomik yönden satıcıdan daha güçsüz insanların ev
alırken göz önüne alacagı çok fazla unsur mevcuttur. Ancak bu unsurlardan,
karar mekanizmasını en fazla etkileyen unsurun fiyat ve ödeme koşulları oldugu,
insanların ekonomisine uygun fiyat ve ödeme koşullarını bulduğunda diğer
kriterleri ön plana almayıp, kendilerine dikte edilen kuralları kabul etmek
zorunda kaldıkları bilinen bir gerçektir.
-Açıklanan şekilde bir tarafın güçlü, diğer tarafın güçsüz olduğu sözleşmeyi
kurmak konusunda güçlü olanın kuralları koyduğu ve diğer tarafın sözleşmeyi
imzalamak ya da mal ve hizmetten faydalanamamak dışında başka seçeneğinin
olmadığı sözleşmelerdeki hükümler genel işlem şartlarıdır.
Genel işlem şartlarının taraflar arasında gabim oluşturmaması, tarafların hak
ve yükümlülüklerinde dengenin bozulmaması gerekir.
Kat maliklerinin hemen tamamı yönetim planını yapan firma karşısında edilgen-
pasif durumda olan kişilerdir. Bunlardan bir kısmının ev hayvanı bakmak ister
iken bir kısmının çevresinde ev hayvanı görmek istememesi doğaldır. Kişilerin
tercihlerine saygı gösterilmesi gereklidir.
ancak Yönetim planında ev hayvanı bakma yasağı düzenlenmiş ise ev hayvanı
bakmak isteyen grubun yönetim planını değiştirebilmek için tüm oyların 4/5 ini
toplaması gerekir. Uygulamada çoğunlukla genel kurul toplantısına 4/5
oranda katılım bile olmadığını düşünürsek, özellikle yüzlerce-binlerce
kişinin bir arada oturduğu birçok kat malikinin olduğu, insanların birbirini
tanımadığı sitelerde, ev hayvanı bakmak isteyen kişilerin yönetim planının değiştirilmesini
sağlaması neredeyse imkansız gibidir.
Bu durumda Ev hayvanı istemeyen grup YÖNETİM PLANI gereği son derece güçlüdür.
Bir kat maliki diğer kat malikine belki de çok sudan sebeplerle zarar vermek
istediğinde ev hayvanını kendisine rahatsızlık verip vermemesine bakılmaksızın,
hemen bir sava açabilmekte ve o kişiye yaşamı çekilmez hale getirerek, büyük
acılar yaşatabilmektedir.
Kanun’un düzenlemesi geregi yönetim planı, btün kat maliklerini bağlayan bir
sözleşme hükmündedir. Ancak bu sözleşme Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 18. maddesi
ile düzenlenen ‘’Rahatsız etme’’ yükümlülüğünü ihlal edip etmediğine
bakılmaksızın bir taraf diger tarafa asla rahatsızlık vermemiş olsa dahi onun
yaşamını düzenleme imkanı verebilmektedir.
Bu durumda sözleşme hükmündeki ve ev hayvanı bakmayı yasaklayan yönetim
planının muhatapları arasında dengeyi gözetmediği, kat maliklerinin eşit
haklara sahip olmasına rağmen bir grubu keyfi bir güce sahip kılar iken diğer
tarafın haklarını korumadığı anlaşılmaktadır.
Sözleşmelerdeki taraflar arasında dengeyi bozan, genel işlem şartı şeklinde
kabul ettirilmiş düzenlemelerin hükümsüz sayılması gerektiği, Yargıtay
uygulamaları ile sabittir.
Bu nedenle mahkememizce bu davada kabul edilen ve tek başına yeterli gerekçe
dışında, ayrıca genel işlem şartı niteliğindeki ve taraflar arasındaki edimler
dengesini bozan ev hayvanı bakma yasağı şeklindeki düzenlemenin hükümsüz
sayılması gerekmektedir.
c- Özel Kanun olma :
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 28. maddesi ‘’yönetim Planı bütün kat
maliklerini bağlayan sözleşme hükmündedir’’ düzenlemesini içerir. Uygulamada Bu
düzenleme sözleşmenin kişileri bağlayacağı ve ev hayvanının rahatsızlık vermese
dahi evden uzaklaştırılacağı kabul edilmemektedir.
Ancak 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90/son maddesi Usulüne göre
yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalar
kanun hükmündedir’’ düzenlemesini içermektedir.
TBMM tarafından 4934 sayılı kanun ile uygun bulunarak kanun hükmünde sayılan 18
kasım 1999 tarihinde Strazburg’da imzalanan ‘’Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair
Avrupa Sözleşmesi’’nin 3/2 maddesinde ‘’Hiç kimse Ev hayvanını terk edemez’’
düzenlemesi mevcuttur.
Bu iki düzenlemeden hangisinin somut olaya uygulanması gerektiği
değerlendirildiğinde özel kanuın- genel kanun ilişkisinin çözümlenmesi gerekir.
Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Kat mülkiyetine geçilmiş yerlerde özel kanun olduğu
açıktır. Ancak Kat Mülkiyeti kanunu’Nunbir çok yönetime ilişkin bir çok
düzenlemeler yapar.
yönetim planındaki ev hayvanı bakma yasağının Borçlar kanunu 27. maddesi
uyarınca kanuna uygun olup olmadıgı değerlendirilir iken, Kat Mülkiyeti
Kanunu’Nun 28. maddesinde yer alan yönetim planının bağlayıcılığı kuralına göre
doğrudan ev hayvanına ilişkin hükümler içeren,
‘’Ev hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi’nin ‘’Hiçkimse bir ev
hayvanını terk edemez’’ düzenlemesini içeren, 3/2 maddesinin,
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun ‘’Ev hayvanlarnın ev ve süs
hayvanları ile kontrollü hayvanlardan doğal yaşama ortamlarına tekrar uyum
sağlayamayacak durumda olanlar terk edilemez düzenlemesini içeren 5/son
maddesinin,
Hayvanların Korunasına dair Uygulama Yönetmeliğinin Sahiplenen hayvanlar terk
edilemez, düzenlemesini içeren 12/d maddesinin
Özel kanun olarak uygulanması gerektiği açıktır.
Özel kanun var iken genel kanun uygulanamaz, Genel kanun genel düzenleme
içeren bir maddesi özel kanun hükümlerinin uygulanmamasının gerekçesi olacak
şekilde yorumlanamaz.
Bu husus mahkememizce kabul edilen gerekçeyi destekleyen ek gerekçe niteliğindedir.
d- Dürüstlük
Kuralına Uyma Yükümlülüğü ve Hukuki Yarar;
Türk medeni Kanınu’nun 2. maddesi ‘’Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını
yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır.’’
bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz’’ düzenlemesini
içerir.
Davamızda yönetim planı’nın evcil hayvan bakma yasağını düzenlendiği ve davacı
site yönetiminin planı ve genel kurul karaı uyarınca dava açma hakkına sahip
olduğu görülmektedir.
Ancak üstte açıklandığı üzere, dava konusu ev hayvanının çevreye rahatsızlık
verdiği iddia edilmediğine göre, yalnızca yönetim planındaki yasaklama hükmü
nedeni ile çevreye hiçbir rahatsızlık vermeyen köpeğin evden uzaklaştırılmasını
istemek Medeni kanun’un 2/2 maddesindeki hakkın açıkça kötüye kullanılmasıdır
ve hukuk düzeni hakkın kötüye kullanılmasını korumaz.
Öte yandan dava konusu köpek çevreye rahatsızlık vermediğine göre dava
sonucunda köpeğin evden uzaklaştırılması davacıya herhangi bir hukuki yarar
sağlamayacaktır.
HMK’nun 114/1-h maddesi davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunmamasını
dava şartı olarak düzenlemiştir.
Davacının çevreye rahatsızlık vermeyen köpeğin evden uzaklaştırılmasında
hukukça korunması gereken bir yararının bulunmadığı, aksine bu durumun davacıya
yarar sağlamadan davalıya zarar edeceği açıktır.
Bu nedenle davanın hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık oluşturduğu ve
dava şartı olan hukuki yararın bulunmadığı hususları da ek gerekçe olarak
değerlendirilebilir.
e- Çoğunluğun temel haklar konusunda karar veremeyeceği.
Yargıtay kararlarında yönetim planında bağımsız bölüm ve eklentilerinde kedi
köpek gibi hayvanların beslenmesi yasaklanmış iken; Kat malikleri kurulunca
site sakinlerin köpek besleyebilmelerine izin veren kararlar alabileceği
belirtilmektedir.
Öte yandan Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 28/3 maddesinde ‘’Yönetim planının
değiştirilmesi için bütün kat maliklerinin beşte dördünün oyu şarttır’’
düzenlemesi bulunmaktadır.
Buna göre yönetim planında yasaklanmaya ilişkin bir düzenleme bulunmakta ise,
Kat maliklerinin 4/5’inin oyu ile yasak konulması mümkündür.
Kat Mülkiyeti Kanunu bir çok bağımsız bölümden oluşan ana taşınmazın
yönetiminde ‘’demokrasi’’ kurallarına uygun olarak çoğunluğu esas almıştır.
Yönetici seçimi kararların alınması gibi hususlarda kat malikleri, doğrudan
demokrasinin bir görünümü olarak kat malikleri kurulunda bir araya gelecek ve
çogunluğun dediği olacaktır. Yönetim Planının değiştirilmesi gibi hususlarda
ise yasanın düzenlemesi uyarınca nitelikli çoğunluğa ihtiyaç bulunmaktadır.
Demokrasi , yönetenin seçilmesi gibi hususlarda çoğunluğa söz hakkı veren bir
yönetim biçimi olmasına rağmen, demokrasi aynı zamanda azınlığın haklarını da
güvence altına alan bir yönetim şeklidir.
Haklar konusunda çoğunluk, azınlığın haklarını yok edecek veya kullanılmasını
zorlaştıracak kararlar alamazlar. Demokrasi, Çoğunluğun azınlığı yok saydığı ve
azınlık üzerinde hakları yok ederek baskı uyguladığı bir yönetim biçimi
değildir.
Bu nedenle yönetim planında bulunan ev hayvanı beslenmesi yolundaki yasak hükmü
konusunda çoğunluğun söz söyleyebileceğini kabul etmek, azınlığın hayvan
besleme hakkının ve yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere uluslar arası
sözleşmeler ve kanunca öngörülmüş bizzat ev hayvanının doğal ortamı olan evde
yaşama hakkının yok edilmesine neden olabilecek niteliktedir.
Demokrasi de çoğunluk uluslar arası toplum tarafından kabul edilmiş insan
haklarına aykırı kararlar alamayacağı gibi ev hayvanının hayvan hakları
Evrensel bildirgesi, Ev hayvanlarının korunmasına dair Avrupa sözleşmesi ,
Hayvanları Koruma Kanunu gibi sözleşme ve kanun ile korunan haklarını da yok
edecek kararlar alamaz.
Bu nedenle de ev hayvanı bakma yasağının kaldırılmış olması yada kat malikleri
kurulunca ev hayvanı bakılabileceğine ilişkin karar alınmamış olması hakları
ihlal eder nitelikte olduğundan sonuca etkili kabul edilmemelidir.
Mahkememizin yukarıda karara esas alınan gerekçesi dışında çoğunluğun temel
haklar konusunda karar veremeyeceği ek gerekçesi de mahkememiz gerekçesini
destekler niteliktedir.
Açıklanan Tüm bu nedenlerle ,
Çevreye rahatsızlık vermediği anlaşılan ev hayvanı olan köpeğin evden
uzaklaştırılmasına ilişkin istemin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm
kurulmuştur.
HÜKÜM;
Davanın REDDİNE,
Harçlar kanunu’nun Eki-1 sayılı tarife A-III-2 maddesi uyarınca alınması
gereken 24,30 tl maktu harçtan peşin olarak alınan 21,15 tlharc düşüldükten
sonra geriye kalan 3,15 tl harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan yargılama gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaatı
halinde davacıya iadesine,
Davacı vekilinin ve Davalının yüzünde HMK’nun geçerli 3/1 maddesi uyarınca
kanun yolu hakkında 1086 sayılı HUMK hükümleri uygulanarak HUMK 437/1 maddesi
uyarınca tebliğinden itibaten 8 gün içerisinde Mahkememize verilecek dilekçe
ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen
anlatıldı. 29/03/2013